İNSANLIKTAN NASİBİNİ ALMAYANLARA... | SURİYELİ ANNE VE BEBEĞİ

Başlıktan da anladığınız kadarıyla bu gün hangi konudan bahsedeceğim belli. Şimdi, eğer Suriyeli insanları sevmiyorsanız, onların ülkemizden gitmelerini istiyorsanız ırkçı ve faşist bir kişiliğe sahipseniz bu yazıyı okumayın ve bloğumu terk edin. Çünkü şimdi söyleyeceklerim sizin söylediklerinizin tam tersine olacak. Belki de sinirinizi bozacak… Şimdiden söylüyorum. Buradan çıkmak çok zor değil…

Gelelim yazımı okumaya devam etmek isteyenlere. Teşekkürümü önden etmek istiyorum. Okuduğunuz ve yukarıdaki bahsettiğim insanlardan olmadığınız için teşekkür ediyorum.

Suriye’deki iç savaştan kaçıp eşi Halid Al-Rahmun’la  Türkiye’ye gelen, bize sığınmak isteyen 20 yaşındaki 9 aylık hamile bir kadın tecavüze uğradı ve 10 aylık bebeğiyle birlikte öldürüldü. Bu hainliği yapanın bizim vatandaşımız olması, bir Türk olması, hepimizin bu canilikte adının geçmesi, masum bir insanın böyle vahşice öldürülmesi sessiz kalınacak bir durum değildi. Bu yüzden yazmak istedim sadece içimden gelen birkaç cümleyi. Olay şu; Suriyeli kadının eşi bu olayı yapan şerefsizlerle aynı iş yerinde çalışıyordu ve aralarında bir tartışma çıktı… Tartışma sebebi ise şu şekilde; zanlı Birol K., Al Rahmun’a “Eşinden boşan, onunla ben evleneceğim. Sana bir miktar da para veririm” dedi, işyeri sahibine ise tartışmanın çıkış sebebini “Al-Rahmun bizden daha çok çalışıyor” diye anlattı. Bu tartışma üzerine hainler ne yaptı? Kadının eşinin işyerinde çalıştığı bir vakitte, gece geç saatlerde zorla eve girdi. 10 aylık bebeği ağladığı için boğarak öldürdüler. Anneyi de kaçırdılar. Daha sonra ormanlık bir alana götürüp kadına tecavüz ettiler sonra başına bir taş vurarak karnındaki çocuğuyla birlikle onu da öldürdüler. Üstelik bu insanlar aynı binada oturuyorlardı. Komşulardı…

Olaydan sonra Suriyeli kadının eşinin kardeşi şunları söyledi…  “Biz üç kardeş dört buçuk yıl önce Suriye’nin İdlib kentinden Türkiye’ye geldik. Burada çalışıyoruz. Ben ve en küçük kardeşim İsmail, Sakarya merkezde oturuyoruz. Abimle yengem Kaynarca’da oturuyor. Üç kardeş burada çalışarak kazandığımız parayı Suriye’deki ailemize gönderiyoruz. Bugüne kadar Türkiye’de hiçbir sorun yaşamadık. Ama bu olay oldu. Halid, amcamızın kızıyla evlendi. Buradaki vahşeti Suriye’deki ailemiz de öğrendi. Onlar da yaşananları yakından takip ediyor. Bütün ailemiz çökmüş durumda. Cenazeleri defnetmek için Suriye’ye gideceğiz. Orada bir ay kalacağız. Halid geri dönmeyebilir.” 

Neden geri dönmek istesin ki? Buraya gelme amacı karısını ve çocuklarını korumak değil miydi?

Zanlılardan biri evli ve 15 aylık bir çocuk babası Birol K. diğeri ise Cemal B. İkisi de anne ve bebeğini öldürdüklerini itiraf etti. Onların ifadeleriyle anne ile bebeğin cesetleri ormanlık alanda üstlerine çalı örtülmüş halde bulundu…

‘’Evli ve 15 aylık bir çocuk babası…’’ şu cümleyi bile hak etmiyor. Baba olmayı, bir aileye sahip olmayı bile hak etmiyor… Cemal B.’nin ise daha önce de zihinsel engelli bir kadına cinsel saldırıdan cezaevinde yattığı ortaya çıktı… Zaten nasıl bir insan olduğu ortada.

Şimdi biraz konuşmak istiyorum. Suriyeliler geldikleri günden beri işyeri sahiplerinin resmen kölesi oldu… 3-5 kuruşa evlerine ekmek götürmek için çalıştılar. Kötü, rutubetli hani derler ya köpek bağlasan durmaz işte öyle evlerde fazla fazla para vererek oturdular. Çocuklar sokaklarda, trafiğin ortasında canlarını hiçe sayarak peçete sattılar. Bizim yardımsever insanlarımız sayesinde, birkaç eski kıyafet geçti ellerine. Giydiler. Eski kıyafetler onlara yepyeni gibi geldi. Sevindiler. İçlerinden bazıları çok çalıştı iyi para kazandı. Biraz daha iyi bir hayat sürdü Türkiye’de. Ama büyük bir çoğunluğu sefil durumdaydı. ’’Ne işleri vardı canım burda savaşsalardı. Ülkelerini savunsalardı…’’ diyenleriniz çok. Neyle savunsalardı? Kalem? Kaşık? Yumurta? Onları çok zengin sandınız galiba. Düşmanlarına silahla saldırabilecek kadar iyi durumları, iyi orduları var sandınız. Ha bir de Allah korusun bir gün Türkiye’de bir savaş çıksa korkudan ne yapacaklarını bilemeyen boş beyinli faşistler kurdu bu cümleleri en çok. 15 Temmuz da dahi evlerinden çıkamadılar belki, bu gidip savaşsınlar diye ahkâm kesenler. Irkçılık yaptın ama kardeşim sen Allaha’a da mı inanmadın? Seninle aynı dine sahip onlarca masum insan bu olayları yaşarken sen ne yaptın? Yok inanmadım diyorsan, insanlığın da ölmüş demektir çünkü en azından ‘’insan’’ olan göz yumamaz bunlara.  Benim en çok üzüldüğüm şeylerden biri de ülkemin  böyle iğrenç bir şeye adının karışması. Çünkü benim milletim sokaktaki hayvanı bile düşünüp kapısının önüne bir kap su koyan bir millettir. Yoldan ambulans geçse ‘’Allahım şifa ver’’ diye dua en bir millettir. Peki neden koruyamadık bu masum kadını ve çocuğunu? Neden böyle vahşice öldürülmesine izin verdik? Onlar sizce çok mu meraklıydı bizim ülkemize mülteci olarak gelmeye?  

….

Birkaçı Suriye’ye dönünce evlerine Türk bayrağı astı. Neden astı? Çünkü onlar gerçek Türk milletiyle, gerçek insanlarla karşılaştı… Keşke gerçek Türkiyeliler dışında hepiniz gitseniz güzel ülkemden… Sadece biz bize kalsak. Gerçekten insan olmayı başarabilenler kalsa…

Şimdi dönün de bir bakın şu ülkeye. Bu ülke neler atlattı? TEK YÜREK  olup darbeyi bile durdurmadı mı? Sadece kendimiz mi başardık sizce bunları? Acaba hiç Suriyeli insan yok muydu o gün bizimle? Ya da belki de Allah korudu bizleri, sırf biz onlara ülkemizi açtık diye… Biz Müslümanız kardeşim. Mazlumun duasının ne kadar kıymetli olduğunu biliriz. Onların duası var üzerimizde. En azından bir peçete aldığımızda ‘’Allah razı olsun’’u var…