TREN-2
Sevdiğim adam beni bekliyordu...
Ya da ben öyle zannediyordum, bilmiyorum. Bakışları donuktu. Gülümsemiyordu. Yavaş adımlarla ilerliyordum. Heyecanım susmuştu. Yerini merak almıştı bu duygunun. Trenden inerken onu ilk gördüğüm an gülümsemiştim, ama o hiç bir tepki vermemişti. Eskiden oyun oynardık sevdiğim adamla. Birbirimizin gözlerine bakıp gülmemeye çalışırdık. İlk gülen kaybederdi oyunu. Acaba oyun mu oynuyoruz yine diye düşündüm, o an bana gülümseyip oyunu kaybetmesini çok isterdim.
Ama...
Oyun oynamıyorduk. Bakmıyordu gözlerime.
''Sus ve dinle.'' dedi. Bunu o kadar sessiz ve titreyen bir sesle söyledi ki duymakta güçlük çektim.
Sustum.
Susmak istemiyordum, çünkü kötü şeyler hissediyordum.
Görüşmeyeli 11 ay olmuştu. Böyle bir karşılama beklemiyordum...
''Güzel bir vedayı hakettiğin için gelmeni bekledim. Bunları sana telefonda söylersem, büyük haksızlık olacaktı.'' dedi. Sesinin titremesi geçmişti.
Veda?
Sus ve dinle dedikten sonra ilk cümlesi bu muydu yani?
Sustum...
Başka çarem yoktu zaten.
Devam etti sözlerine.
''Sen gittikten sonra çok düşündüm. İlk 2 ay seni özlemekle geçti günlerim. Her gün arıyor, mesaj atıyor, fotoğraflarına bakıyordum ama sonra alıştım. Bir süre sonra da seni aramak gelmedi içimden, çünkü...''
Sustu, yutkundu.
''Beni bir başkası aradı, ben de onunla konuşmaya başladıkça senden vazgeçtim... Fark etmedin mi? Artık sen aramadıkça ben doğru dürüst seni aramaz olmuştum.'' dedi.
Bunları nasıl söyleyebiliyordu? Fark etmedim mi gerçekten bunu? Son 1-2 aydır hiç mesaj atmadığı, aramadığı oluyordu. Doğru. Ben işleri yoğun, yorgun oluyor diye üstelememiştim oysa ki. Çünkü her konuşmamızda gününün çok yoğun geçtiğini ve yorgun olduğunu söylüyordu. Ne aptalmışım... Ona çok güveniyordum, galiba ondandı bu aptallık.
Peki ama onu arayan kimdi?
''Fark etmedim, kim aradı seni?'' dedim. Güçlü gözükmeye çalışarak. Daha büyük bir aptallık yapmak istemiyordum.
''Bildiğin biri, ama kim olduğunu sorma. Seni aldatmadım, sadece gerçeği sakladım. Onunla sevgili olmadım, sadece konuştum.'' dedi.
Kim olduğunu tahmin edebiliyordum. Hatta emindim.
Benden önceki sevgilisi...
Dediklerini düşündüm. Aldatmadım mı demişti? Yalan söyledim değil de gerçeği sakladım diyordu bir de... İnanamıyordum.
Yavaş yavaş yürüyorduk. Gardan çıkmıştık.
Gecenin karanlığı içimi karartıyordu.
''Ne zaman aradı o seni?'' dedim. Güçlükle...
''Bir kaç ay önce...'' dedi. Sakindi sesi.
Yollarımız bir kaç ay önce ayrılmış da benim haberim yokmuş meğer.
Susmuştuk.
''Cevap vermeyecek misin?'' dedi.
Kafamı çevirdim. Göz göze geldik. O an gözlerim doldu.
Konuşamıyordum.
''İstersen biraz oturup konuşalım.'' dedi.
Gözyaşlarımı sildim elimin tersiyle. Konuşmak istemiyordum ki. Sevdiğim adam dakikalar içinde beni aldatan adama dönüşmüştü.
Bu günü hiç böyle hayal etmemiştim. Sımsıkı sarılacaktım, ayrı kaldığımız 11 ayın acısını çıkaracaktım. Ben 11 aydır bambaşka bir ülkede, bambaşka insanlarla konuşurken bile onun yüzünü görüyordum. Dil eğitimi için gitmiştim, hiç gelemedim. O da gelemezdi zaten. Çalışıyordu. Belki de gelmek istememiştir.
Önce uçak yolculuğu sonra da tren beni çok yormuştu... Hem oturup ne konuşacaktım onunla? Derin bir nefes alarak;
''Hayır, eve gitmek istiyorum, yürüyelim.'' dedim.
Sustu.
Yürüyorduk... 10 dakika boyunca hiç konuşmadık.
Otobüs durağına gelmiştik. Eskiden otobüslerimiz ayrı olduğundan bu durak hep ayrılma noktamızdı. Şimdi tamamen ayrılacağımız nerden gelirdi aklıma. Hele de ona kavuşmayı beklediğim bu özel günde...
''Bu güzel veda için teşekkür ederim.'' dedim sadece, güzel bir vedayı haketmişim ya hani...
Yüzünü daha fazla görmek istemiyordum.
Otobüsüm geldi.
Bana gitme demesini bekledim. Bunların bir şaka olduğunu söylemesini istedim.
Demedi.
Gitmem gerekti.
''Hoşçakal'' dedi.
Ne çirkin bir kelimeydi bu böyle.
Cevap vermedim. Otobüse biniyordum. İyiki valizlerimi daha önce göndermişim dedim içimden. Şimdi otobüse rahatça biniyor, onun yardımına ihtiyaç duymuyordum...
Otobüse bindim.
Gidiyordum.
Sevdiğim adam,
artık yoktu...
Ya da ben öyle zannediyordum, bilmiyorum. Bakışları donuktu. Gülümsemiyordu. Yavaş adımlarla ilerliyordum. Heyecanım susmuştu. Yerini merak almıştı bu duygunun. Trenden inerken onu ilk gördüğüm an gülümsemiştim, ama o hiç bir tepki vermemişti. Eskiden oyun oynardık sevdiğim adamla. Birbirimizin gözlerine bakıp gülmemeye çalışırdık. İlk gülen kaybederdi oyunu. Acaba oyun mu oynuyoruz yine diye düşündüm, o an bana gülümseyip oyunu kaybetmesini çok isterdim.
Ama...
Oyun oynamıyorduk. Bakmıyordu gözlerime.
''Sus ve dinle.'' dedi. Bunu o kadar sessiz ve titreyen bir sesle söyledi ki duymakta güçlük çektim.
Sustum.
Susmak istemiyordum, çünkü kötü şeyler hissediyordum.
Görüşmeyeli 11 ay olmuştu. Böyle bir karşılama beklemiyordum...
''Güzel bir vedayı hakettiğin için gelmeni bekledim. Bunları sana telefonda söylersem, büyük haksızlık olacaktı.'' dedi. Sesinin titremesi geçmişti.
Veda?
Sus ve dinle dedikten sonra ilk cümlesi bu muydu yani?
Sustum...
Başka çarem yoktu zaten.
Devam etti sözlerine.
''Sen gittikten sonra çok düşündüm. İlk 2 ay seni özlemekle geçti günlerim. Her gün arıyor, mesaj atıyor, fotoğraflarına bakıyordum ama sonra alıştım. Bir süre sonra da seni aramak gelmedi içimden, çünkü...''
Sustu, yutkundu.
''Beni bir başkası aradı, ben de onunla konuşmaya başladıkça senden vazgeçtim... Fark etmedin mi? Artık sen aramadıkça ben doğru dürüst seni aramaz olmuştum.'' dedi.
Bunları nasıl söyleyebiliyordu? Fark etmedim mi gerçekten bunu? Son 1-2 aydır hiç mesaj atmadığı, aramadığı oluyordu. Doğru. Ben işleri yoğun, yorgun oluyor diye üstelememiştim oysa ki. Çünkü her konuşmamızda gününün çok yoğun geçtiğini ve yorgun olduğunu söylüyordu. Ne aptalmışım... Ona çok güveniyordum, galiba ondandı bu aptallık.
Peki ama onu arayan kimdi?
''Fark etmedim, kim aradı seni?'' dedim. Güçlü gözükmeye çalışarak. Daha büyük bir aptallık yapmak istemiyordum.
''Bildiğin biri, ama kim olduğunu sorma. Seni aldatmadım, sadece gerçeği sakladım. Onunla sevgili olmadım, sadece konuştum.'' dedi.
Kim olduğunu tahmin edebiliyordum. Hatta emindim.
Benden önceki sevgilisi...
Dediklerini düşündüm. Aldatmadım mı demişti? Yalan söyledim değil de gerçeği sakladım diyordu bir de... İnanamıyordum.
Yavaş yavaş yürüyorduk. Gardan çıkmıştık.
Gecenin karanlığı içimi karartıyordu.
''Ne zaman aradı o seni?'' dedim. Güçlükle...
''Bir kaç ay önce...'' dedi. Sakindi sesi.
Yollarımız bir kaç ay önce ayrılmış da benim haberim yokmuş meğer.
Susmuştuk.
''Cevap vermeyecek misin?'' dedi.
Kafamı çevirdim. Göz göze geldik. O an gözlerim doldu.
Konuşamıyordum.
''İstersen biraz oturup konuşalım.'' dedi.
Gözyaşlarımı sildim elimin tersiyle. Konuşmak istemiyordum ki. Sevdiğim adam dakikalar içinde beni aldatan adama dönüşmüştü.
Bu günü hiç böyle hayal etmemiştim. Sımsıkı sarılacaktım, ayrı kaldığımız 11 ayın acısını çıkaracaktım. Ben 11 aydır bambaşka bir ülkede, bambaşka insanlarla konuşurken bile onun yüzünü görüyordum. Dil eğitimi için gitmiştim, hiç gelemedim. O da gelemezdi zaten. Çalışıyordu. Belki de gelmek istememiştir.
Önce uçak yolculuğu sonra da tren beni çok yormuştu... Hem oturup ne konuşacaktım onunla? Derin bir nefes alarak;
''Hayır, eve gitmek istiyorum, yürüyelim.'' dedim.
Sustu.
Yürüyorduk... 10 dakika boyunca hiç konuşmadık.
Otobüs durağına gelmiştik. Eskiden otobüslerimiz ayrı olduğundan bu durak hep ayrılma noktamızdı. Şimdi tamamen ayrılacağımız nerden gelirdi aklıma. Hele de ona kavuşmayı beklediğim bu özel günde...
''Bu güzel veda için teşekkür ederim.'' dedim sadece, güzel bir vedayı haketmişim ya hani...
Yüzünü daha fazla görmek istemiyordum.
Otobüsüm geldi.
Bana gitme demesini bekledim. Bunların bir şaka olduğunu söylemesini istedim.
Demedi.
Gitmem gerekti.
''Hoşçakal'' dedi.
Ne çirkin bir kelimeydi bu böyle.
Cevap vermedim. Otobüse biniyordum. İyiki valizlerimi daha önce göndermişim dedim içimden. Şimdi otobüse rahatça biniyor, onun yardımına ihtiyaç duymuyordum...
Otobüse bindim.
Gidiyordum.
Sevdiğim adam,
artık yoktu...
Hikaye devam ediyor! Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilTüm kelimeler gözümde canlandı. Devamını bekliyoruz, efendim :)
Çok teşekkür ederiim :) beğenmene sevindim :)
SilHepsi böyle bunların... :( Kalemine sağlık canım. Devamını bekliyorum. :*
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim kuzum :*
SilPıfffff:( Yalan söylememek, gerçeği saklamak ne ola ki:( Kalemine sağlık... Sevgiler...
YanıtlaSilİşte böyleler... teşekkür ederimm :)
SilKurgu ve anlatım mükemmel tren birden sonra böle bir devam beklemiyordum:) ancak gerçek bir anlatıcı böle bir şakınlık yaratabilir okuyucuda :) İdolüm oldunuz :) başarınızın devamını dilerim:)
YanıtlaSilEstağfurullah, çok teşekkürler :)
SilEmeğinize sağlık. Bloğunuzu yeni keşfettim. İlk karşılaştığım yazınızın Tren olmasına minnettar oldum. Harika bir anlatım olmuş :)
YanıtlaSilHoş geldiin, çok teşekkür ederim :) bloğun varsa bir link bırak mutlaka ben de ziyaret ederim :) çok çok sevgiler :) ❤
SilMerhaba bloğunu yeni keşfettim hemen takibe aldımm 😊 bu arada hikayen gerçekten ilgi çekiciymiş okumaya devam
YanıtlaSilTeşekkür ederiim 😇 hoş geldinn :)
SilGünüme soluksuz bir heyecan kattın yine kuzum <3 Devamını heyecanla bekliyorum <3
YanıtlaSilGüzelim benimm beğenmene çok sevindim ❤😊
Silİnstagramdan buraya geldim Destino. 2.bölümü okudum. Şimdi bloğunda devamı var mı diye araştıracağım. Yoksa neden yazmadın diyeceğim tabii. Ne güzeldi. Sevgiler kızım.
YanıtlaSilTeşekkür ederim ablacığım 3. bölümü de var ama 4ü henüz yazamadım :(
Sil